top of page

Sanal Zorbalıkla Başa Çıkma Sanatı


Zorbalık çocuklarımızın sıklıkla karşılaştığı bir durumdur. Güçlünün zayıfı ezmesi olarak da tanımlayabileceğimiz bu olay tehlikeli sonuçlar doğurabilmektir. Zorbalık, bir birey ya da grup tarafından kasıtlı olarak tekrarlanan ve başkalarına zarar verme amacı taşıyan kötü niyetli davranışları (Olweus, 2003) kapsamaktadır. Bazen dışlama, bazen lakap takma, bazen de yalan haber yayma olarak karşımıza çıkan zorbalık sanal dünyaya da sıçramış durumda.

Sanal zorbalık ya da siber zorbalık olarak isimlendirilen bu kavram ilk kez 2000 yılında Kanadalı Bill Belsey tarafından teknoloji kullanarak yapılan zorbalığı ifade etmek için tanımlanmıştır. Sanal zorbalık; Bir ya da birden fazla kişinin elektronik iletişim araçlarını kullanarak, belirli bir zaman içerisinde ve sürekli olarak, kendisini savunma gücüne sahip olmayan bir kişiye yönelik gerçekleştirilen kasıtlı saldırgan davranışlardır.

Gerçek hayatta zorba bireyler, kendisinden zayıf olan kurbanlar üzerinde güç üstünlüğü ve kontrol sağlamaya çalışırken (Belsey, 2004); sanal zorbalıkta, zorba kurbanlarından fiziksel olarak daha zayıf olabilir (Strom & Strom, 2005). Sanal dünya bu açıdan güçsüz bireyler için bir illüzyon sağlamaktadır. İnternet aracılığıyla; küfür etmek, tehdit etmek, isimsiz çağrı, kötü sözler söylemek, başka biri hakkında doğru olmayan bir haber, kendini o kişi gibi tanıtıp kötü şeyler yapmak ya da virüslü e-posta göndermek gibi kabul görmeyen davranışlar sanal zorbalık sayılmaktadır.

Diğer taraftan, sanal zorbalık eğiliminde cinsiyetin önemli bir etkisi olduğu söylenmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre (Arıcak ve diğerleri, 2008), erkeklerin kadınlara göre sanal zorba olma ihtimalleri; kadınların ise erkeklere oranla sanal kurban olma ihtimalleri daha yüksektir.

Başka kişilere zarar vermenin kolaylığı, kolay erişim, kimliğini gizleme kolaylığının vermiş olduğu rahatlık, mental sağlık sorunu, az gelişmiş sosyal beceriler, düşük benlik saygısı, yüksek sosyal kaygı, saldırganlık, uygun olmayan davranışların model alınması veya internet kullanımında yetersiz vizyon bireyleri sanal zorbaya dönüştürebilmektedir.

Elektronik ve e-iletişim olmak üzere iki çeşit sanal zorbalık bulunmaktadır. Elektronik zorbalık olayın daha çok teknik yönünü içermektedir. Bu zorbalık kişilerin şifrelerini ele geçirmek, web sitelerini hacklemek, spam içeren mailler göndermek ya da bulaşıcı mailler göndermek gibi teknik olayları içerir. Bireysel yapılabileceği gibi birçok kişi tarafından organize bir şekilde aynı anda da yapılabilir.

E-iletişim zorbalığı ise olayın daha çok psikolojik yönünü içerir. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kişileri sürekli rahatsız etme, isim takma, dedikodu yapma internet üzerinden kişiye hakaret etme ya da kişinin rızası olmadan fotoğraflarını yayınlama gibi ilişkisel saldırı davranışlarını içerir.

Aslında bu konuda da ebeveyn ilgisi büyük önem taşımaktadır. Ebeveynlerin çocuklarla fazla ilgilenememesi, çocukları sanal zorbaya dönüştürebilir. Ayrıca sanal zorbalığa uğramış çocuklar da ebeveynleri ile paylaşmaya çekinebilir. Özellikle çocuklar sanal zorbalığı dile getirme konusunda ceza almaktan korkmaktadır. İnternetten ve teknolojik cihazlardan uzak kalma cezası alma fikri, onları sanal zorbalığı gizlemeye itmektedir.

Sanal zorbalık davranışlarını inceleyen Willard, (2007) bu davranışları 7 gruba ayırmıştır:

  • Aşağılama,

  • Kimliğine bürünme,

  • Özel bilgileri paylaşma,

  • Sahtekârlık,

  • Dışlama,

  • Sanal takip ve

  • Sanal taciz

Aşağılama: Doğru olmayan ve zarar veren konuşmalardır. Lakap takma da buna bir örnektir.